Kaza sonrası vefat mı maluliyet mi gerçekleştiği üzerine bir ayrım ile dava açabilecekler tespit edilebilecektir. Bu noktada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49 ve devamındaki maddeleri ile hareket etmek gerekmektedir.
Kaza sonucu vefat gerçekleşmiş ise;
Kaza sebebi ile vefat edenin maddi desteğinden yoksun kalanlar ANNESİ, BABASI, EŞİ, ÇOCUKLARI, KARDEŞLERİ, NİŞANLISI, İMAM NİKAHLI EŞİ BAKIM VE DESTEĞİ ALTINDAKİ KİŞİLER destekten yoksun kalma tazminatını talep ve dava hakkına sahiptirler.
Kaza sebebi ile vefat edenin cenaze ve defin giderlerini karşılayan ANNE, BABA, EŞ, ÇOCUKLAR, KARDEŞ GİBİ mirasçıları cenaze – defin gideri sebebi ile doğan tazminat kalemini dava ve talep hakkına sahiptir.
Kaza sebebi ile vefat edenin ölümü sonrası manevi zarara uğrayan ANNE, BABA, EŞ, ÇOÇUKLAR, KARDEŞLER, NİŞANLI VE PEK YAKIN ARKDAŞ GİBİ BÜYÜK VE İSPAT EDİLEBİLİR MANEVİ YIKIMA UĞRAYAN kimselerin manevi zararlarını tazmin için talep ve dava hakkı bulunmaktadır.
Kaza sonucu maluliyet gerçekleşmiş ise;
Kaza ile zarara uğrayarak malul hale gelen kişilerin BİZZAT KENDİSİ hem maddi hem de manevi zararlarını talep ve dava edebilecektir.
Ancak kanun koyucu Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasındaki “AĞIR BEDENSEL ZARAR” halinde zarar görenin yakınlarının uğramış oldukları manevi yıkımı tazmin için dava ve talep hakkı olduğunu koruma altına almıştır. Bu sebeple kaza sonucu ağır bir maluliyeti olan kimselerin uğramış oldukları ağır bedensel zararları sonucu direkt olarak zarar gören, kazazede bakıma muhtaç ise bakımı ile ilgilenen ve bu ağır zararın manevi yıkımına neden olduğu kimseler manevi zararlarını talep ve dava edebileceklerdir.
Bir yanıt bırakın